Zeynebiye Hareketi'nin oluşum aşamasından itibaren camiamızdaki hanımların vakarlı duruşları ve bu hareketin bekası için erkeklerle omuz omuza mücadele etmeleri yadsınamaz bir gerçektir. Zeynebiye Hareketi'nin geldiği bu noktada, içinde bulunduğumuz ortamda kadınlar arasındaki kültürel dayanışmayı örgütsel bir oluşumla desteklemek zaruri bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır.
2006 yılında resmi olarak faaliyete geçen Zehra Ana Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'nin bir proje olarak ortaya çıkması kuruluşundan 10 yıl öncesine dayanmaktadır. Elde olmayan birçok sebep dolayısıyla proje uzun yıllar hayata geçirilemedi.
2006 yılına gelindiğinde ise Zehra ana Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği resmi olarak faaliyete geçti. Derneğimizde öncelikli olarak kadınların sorunları ve bu sorunların çözümü ile ilgili çalışmalar ele alınırken toplumumuzun eğitim alanı ve kültürel alandaki faaliyetlerini de en iyi şekilde gerçekleştirmeye gayret ediyoruz.
Son elli yılda dünya genelinde büyük bir üretim ve gelir artışı sağlanmış olmasına rağmen maalesef ki yoksulluk problemi henüz çözülememiştir. Zehra Ana Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği olarak yoksulluk probleminin çözümüne katkıda bulunmanın dini ve ahlaki bir görev olduğunun bilincindeyiz. Bu nedenle ihtiyaç sahibi, yoksul, kimsesiz insanların temel ihtiyaçlarını karşılamak bugün asli görevimiz halini almıştır.
Neden Zehra Ana?
Hz. Fatimetüz Zehra'nın şahsiyeti ve makamı hakkında birçok sözler söylenmiş, kitaplar yazılmıştır. Binlercesi daha yazılsa o yüce kadını anlatmaya yetmeyecek.
Yüce Peygamberimiz (saa) şöyle buyurmuştur: “Meryem kendi zamanında kadınların hanımefendisiydi; ama kızım Fatıma (sa) baştan sona dek tüm dünya kadınlarının hanımefendisidir.”
Hz. Fatıma yaşamı boyunca her alanda yalnızca kadınlar için değil, erkekler için de “Örnek Müslüman” modeli olmuştur.
Hz. Zehra (sa) bulunduğu konum dolayısı ile müreffeh bir yaşam sürebilir, hatrı sayılır bir servet biriktirebilir olmasına rağmen tüm gelirini ihtiyaç sahipleri için harcıyor ve yoksul bir yaşam sürmeyi tercih ediyordu.
Yalnızca infak ve fedakarlık yönünü ele aldığımızda dahi derneğimizi o yüce kadının adıyla şereflendirmek boynumuzun borcu olmuştu.